Genç başlangıçlı Parkinson hastalarında 3 tesla kraniyal manyetik rezonans görüntülemelerde bölgesel demir birikimi ve subkortikal volümetrik ölçümlerin incelenmesi
Muhammet Okay Örün1, Sevda Erer Özbek1, Bahattin Hakyemez2, Gökhan Ocakoğlu3, Mehmet Zarifoğlu1
1Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, Bursa, Türkiye
2Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı, Bursa, Türkiye
3Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik Anabilim Dalı, Bursa, Türkiye
Anahtar Kelimeler: 3 tesla kraniyal manyetik rezonans görüntüleme, gen değişimi, substantia nigra, genç başlangıçlı Parkinson hastalığı.
Özet
Amaç: Bu çalışmada genç başlangıçlı Parkinson hastalarında gen değişimi olan ve olmayan gruplar arasında kontrollere kıyasla kraniyal manyetik rezonans görüntüleme (MRG)’de demir birikimi oranları ve volümetrik ölçümlerin klinik bulgularla ilişkisi değerlendirildi.
Hastalar ve Yöntemler: Çalışmaya 01.01.2013 ile 01.01.2014 tarihleri arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Hareket Bozuklukları Polikliniği’nde izlenen genç başlangıçlı Parkinson hastalığı tanılı 28 hasta (12 erkek, 16 kadın; ort. yaş 44.9 yıl; dağılımı 26-57) ve 13 sağlıklı kontrol (6 erkek, 7 kadın; ort. yaş 42,6 yaş dağılımı 31-65 yıl) alındı. Tüm hastalarda SNCA (1-4), PARKIN, PINK1 ve DJ1 genlerinde hastalık ile ilişkisi olduğu düşünülen gen değişimleri ve mutasyonlar araştırıldı. Tüm olguların 3 tesla (T) kraniyal MRG’lerinde substantia nigra (SN) kontrast oranına bakıldı. Subkortikal ve beyin sapındaki yapıların (kaudat nucleus putamen, globus pallidus, talamus, frontal beyaz cevher, korpus kallozum) T2 relaksasyon süreleri kaydedilirken kortikal ve subkortikal yapıların volümetrik ölçümleri yapıldı. Gen değişimi olan, olmayan gruplar ve kontrol grupları arasındaki MRG verilerinin farklılığı ve hastalık süresi, evresi ve klinik durum arasındaki ilişki incelendi.
Bulgular: Gen değişimi saptanan hastalarda SN kontrast oranı düşüktü. Ayrıca, SN ve kaudat nukleusta T2 relaksasyon süresi tüm hastalarda azalırken volümetrik ölçümlerde gruplar arasında anlamlı bir farklılık yoktu.
Sonuç: Çalışmamızda, Parkinson hastalığında 3T kraniyal MRG’nin hastalığın erken tanısında bir belirteç olabileceğine ve klinik olarak tanı konulan hastalıkta radyolojik yöntemlerden faydalanılabileceğine dikkat çekmek istedik.